وَكَانَ الْإِجْمَاعُ مِنَ الصَّحَابَةِ وَالتَّابِعِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ مِمَّنْ أَدْرَكْنَاهُمْ أَنَّ الْإِيمَانَ قَوْلٌ وَعَمَلٌ وَنِيَّةٌ، لَا يُجْزِئُ وَاحِدٌ مِنَ الثَّلَاثَةِ بِالْآخَرِ
İmâm Lâlakâi rahimehullâh dedi ki :
Sahabe, Tabiin, ve bizim kendilerine yetiştiğimiz (âlimler) Îmânın söz amel ve niyet olduğu hususunda ve bunlardan birinin diğeri olmadığı takdirde geçerli olmayacağı hususunda icmaa ettiler.
(Şerhu Usûli itikâdi ehli sünnet ve’l Cemaat’)
وأدركت مَن أدركت مِن علماء أهل العراق والحجاز والشام وغيرهم [وهو مذهب أحمد (٥) وإسحاق بن إبراهيم بن مخلد (٦)، وعبد الله بن الزبير الحميدي (٧)، وسعيد بن منصور (٨)، وغيرهم ممن جالسنا وأخذنا عنهم العلم] (١)، فكان من (٢) قولهم: * الإيمان (٣). قول وعمل، ونية،
Harb el Kirmâni rahimehullâh dedi ki:
Irak, Hicâz, Şam ve diger beldelerdeki Alimlere yetiştim, Ayni zamanda Bu Ahmed’in, İshak bin Rahuyenin, Abdullâh bin Zubeyr el Humeydi’nin, Said bin Mansur, ve diğer kendileri ile oturduğumuz ve kendilerinden ilim aldıklarımızın mezhebidir : —— İman ; Söz, Amel ve niyettir.
(Harb el Kirmâni Kitâbu’s Sunne)
(Harb el Kirmâni, Kitâbu İcmâu’s Selef fil iktikâd)
أَدْرَكْنَا الْعُلَمَاءَ فِي جَمِيعِ الْأَمْصَارِ حِجَازًا وَعِرَاقًا وَشَامًا وَيَمَنًا فَكَانَ مِنْ مَذْهَبِهِمُ: الْإِيمَانُ قَوْلٌ وَعَمَلٌ
Ebû Hâtim ve Ebû Zur’a rahimehumullâh dediler ki :
Hicazdaki, Irak’taki Şamdaki Yemendeki ve bütün şehirlerdeki âlimlere yetiştik şunlar onların mezhebiydi: İman Söz ve Amel’dir (Kalbin ve Azaların ameli)
(Lâlakâi, Şerhu’s Sunne)
لَقِيتُ فِيهِ الْعُلَمَاءَ بِمَكَّةَ، وَالْمَدِينَةِ، وَالْكُوفَةِ، وَالْبَصْرَةِ، وَالشَّامِ، وَالثُّغُورِ —- وَالْإِيمَانُ قَوْلٌ وَعَمَلٌ
İbn Mişkeveyh rahimehullâh dedi ki:
Mekke’deki, Medine’deki, Kûfedeki, Basrada’ki Şamda’ki âlimlere yetiştim (onlar şu görüşteydi) : İman Söz ve Amel’dir (Kalbin ve Azaların ameli)
(El İbanetul Kubra)
لَقِيتُ أَكْثَرَ مِنْ أَلْفِ رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ الْعِلْمِ أَهْلِ الْحِجَازِ وَمَكَّةَ وَالْمَدِينَةِ وَالْكُوفَةِ وَالْبَصْرَةِ وَوَاسِطَ وَبَغْدَادَ وَالشَّامِ وَمِصْرَ فَمَا رَأَيْتُ وَاحِدًا مِنْهُمْ يَخْتَلِفُ فِي هَذِهِ الْأَشْيَاءِ: أَنَّ الدِّينَ قَوْلٌ وَعَمَلٌ
İmâm Buhâri rahimehullâh dedi ki :
Bin’den fazla âlime yetiştim, Hicaz’da, Medine’de, Kûfe’de, Basra’da, Vâsıt’ta, Bağdat’ta , Şam’da, Mısır’da âlimlere yetiştim onlardan birini bu şeyler’de ihtilaf ederken görmedim ( yani icmâ ediyorlardı) Din Söz ve Amel’dir (Kalbin ve Azaların ameli)
(Lalakâi Şerhu’s Sunne)
NOT: Buhari rahimehullâh alimlerin bir kısmını aşağıda zikrediyor okumak isteyen olursa yazının sonuna ekleyeceğim okuyabilirsiniz.
Görüldüğü üzere Müslümanların imamları, Sahabe, Tâbiin ve onlardan sonra gelen ilim ehli bu konuda ittifak etmiştir, Bundan Başkası Sapıklıktır Allah muhafaza etsin, âmin.
(Allah en doğrusunu bilir)
مِنْهُمُ الْمَكِّيُّ بْنُ إِبْرَاهِيمَ , وَيَحْيَى بْنُ يَحْيَى , وَعَلِيُّ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ شَقِيقٍ , وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ , وَشِهَابُ بْنُ مَعْمَرٍ، وَبِالشَّامِ مُحَمَّدَ بْنَ يُوسُفَ الْفِرْيَابِيَّ , وَأَبَا مُسْهِرٍ عَبْدَ الْأَعْلَى بْنَ مُسْهِرٍ , وَأَبَا الْمُغِيرَةِ عَبْدَ الْقُدُّوسِ بْنَ الْحَجَّاجِ , وَأَبَا الْيَمَانِ الْحَكَمَ بْنَ نَافِعٍ , وَمِنْ بَعْدِهِمْ عِدَّةٌ كَثِيرَةٌ، وَبِمِصْرَ: يَحْيَى بْنَ كَثِيرٍ , وَأَبَا صَالِحٍ كَاتِبَ اللَّيْثِ بْنِ سَعْدٍ , وَسَعِيدَ بْنَ أَبِي مَرْيَمَ , وَأَصْبَغَ بْنَ الْفَرَجِ , وَنُعَيْمَ بْنَ حَمَّادٍ، وَبِمَكَّةَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ يَزِيدَ الْمُقْرِئَ , وَالْحُمَيْدِيَّ , وَسُلَيْمَانَ بْنَ حَرْبٍ ⦗١٩٥⦘ قَاضِيَ مَكَّةَ , وَأَحْمَدَ بْنَ مُحَمَّدٍ الْأَزْرَقِيَّ، وَبِالْمَدِينَةِ إِسْمَاعِيلَ بْنَ أَبِي أُوَيْسٍ , وَمُطَرِّفَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ , وَعَبْدَ اللَّهِ بْنَ نَافِعٍ الزُّبَيْرِيَّ , وَأَحْمَدَ بْنَ أَبِي بَكْرٍ أَبَا مُصْعَبٍ الزُّهْرِيَّ , وَإِبْرَاهِيمَ بْنَ حَمْزَةَ الزُّبَيْرِيَّ , وَإِبْرَاهِيمَ بْنَ الْمُنْذِرِ الْحِزَامِيَّ، وَبِالْبَصْرَةِ أَبَا عَاصِمٍ الضَّحَّاكَ بْنَ مَخْلَدٍ الشَّيْبَانِيَّ , وَأَبَا الْوَلِيدِ هِشَامَ بْنَ عَبْدِ الْمَلِكِ , وَالْحَجَّاجَ بْنَ الْمِنْهَالِ , وَعَلِيَّ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ الْمَدِينِيَّ. وَبِالْكُوفَةِ أَبَا نُعَيْمٍ الْفَضْلَ بْنَ دُكَيْنٍ , وَعُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ مُوسَى , وَأَحْمَدَ بْنَ يُونُسَ , وَقَبِيصَةَ بْنَ عُقْبَةَ , وَابْنَ نُمَيْرٍ , وَعَبْدَ اللَّهِ وَعُثْمَانَ ابْنَا أَبِي شَيْبَةَ. وَبِبَغْدَادَ أَحْمَدَ بْنَ حَنْبَلٍ , وَيَحْيَى بْنَ مَعِينٍ , وَأَبَا مَعْمَرٍ , وَأَبَا خَيْثَمَةَ , وَأَبَا عُبَيْدٍ الْقَاسِمَ بْنَ سَلَّامٍ , وَمِنْ أَهْلِ الْجَزِيرَةِ: عَمْرَو بْنَ خَالِدٍ الْحَرَّانِيَّ، وَبِوَاسِطَ عَمْرَو بْنَ عَوْنٍ , وَعَاصِمَ بْنَ عَلِيِّ بْنِ عَاصِمٍ، وَبِمَرْوَ صَدَقَةَ بْنَ الْفَضْلِ , وَإِسْحَاقَ بْنَ إِبْرَاهِيمَ الْحَنْظَلِيَّ. وَاكْتَفَيْنَا بِتَسْمِيَةِ هَؤُلَاءِ كَيْ يَكُونَ مُخْتَصَرًا وَأَنْ لَا يَطُولَ ذَلِكَ , فَمَا رَأَيْتُ وَاحِدًا مِنْهُمْ يَخْتَلِفُ فِي هَذِهِ الْأَشْيَاءِ: أَنَّ الدِّينَ قَوْلٌ وَعَمَلٌ
Mekki bin İbrâhim, Yahyâ bin Yahyâ, Ali bin Huseyn bin Şakîk, Kuteybe bin Saîd, Şihâb bin Mamer, Muhammed bin Yûsuf el Firyâbi, Ebu Musher AbdulA’lâ bin Musher, Ebul Muğira Abdulkuddus bin Haccâc, Ebul Yemen Hakem bin Nâfi, Yahya bin Kesîr, Ebû Sâlih (Leys’in Kâtibi), Said bin Ebî Meryem, Esbağ bin el Ferec, Nuaym bin Hammâd, Abdullah bin Yezîd el Mukrî, Humeydî, Suleymân bin Harb, Ahmed bin Muhammed el Ezraki, İsmail bin Ebî Üveys, Mutarrif bin Abdullah, Abdullah bin Nâfi ez Zubeyri, Ahmed bin Ebî Bekr Ebu Musab ez Zuhri, İbrahim bin Hamzâ ez Zubeyri, İbrâhim bin el Munzir el Hizâmi, Ebu Asım Dahhâk bin Mahled eş Şeybâni, Ebul Velid Hişam bin Abdul Melik, Haccâc bin El Minhâl, Ali bin Abdullah bin Cafer el Medini, Ebu Nuaym Fadl bin Dukeyn, Ubeydullah bin Mûsa, Ahmed bin Yûnus, Kabîsa bin Ukbe, İbn Numeyr, Abdullah, Osman bin Ebî Şeybe, Ahmed bin Hanbel, Yahya bin Main, Ebu Mamer, Ebu Hayseme, Ebu Ubeyd Kâsım bin Sellâm, Amr bin Hâlid el Harrani, Amr bin Avn, Âsım bin Alî bin Âsım, Sadaka bin El Fadl, İshak bin İbrâhim el Hanzali.
الحمد لله رب العالمين.