Kategori arşivi: Reddiyeler

Reddiyeler

ŞİİR : SÖZLERDEKİ SİHİR VE HÎLELER.

  • Sana anlatsam kelimelerdeki sihri.
    bilmem, anlarmısın bendeki fikri.
    Tercihmi edersin sinendekini,
    yoksa Masdûk-u Nebî’yi. 
    Söyle, bilirmisin İbni İsmâili.
    Nakleder Kelâmı Nebî’yi.
    Nebî’den bildirdi sözdeki sihri.
    Dikkat et sözleri cennet bahçesi.
    Ateş ve Zakkûm Âkıbeti, Nihâyeti.
    Sunnet Nuh’un Sefinesi.
    Onda bulursun dunyada meşakkati.
    ahirette ise selameti.
    Dedilerki Tâzim ediyoruz Rabbi.
    Söyle beğendin mi telbîsi.
    Âteş ve Zakkum âkıbeti, Nihâyeti.
    Dedilerki zikrediyoruz Rabbi.
    söyle beğendin mi telbîsi.
    Ateş ve Zakkûm âkıbeti nihâyeti.
    Dediler ki biz biliyoruz usûlu, ilmî.
    Usul diye isimlendirdiler Dalâleti.
    Söyle beğendin mi telbîsi.
    Ateş ve Zakkum âkıbeti, nihâyeti.
    Dediler ki birliyoruz Mâliki.
    söyle beğendin mi telbîsi.
    Ateş ve Zakkum âkıbeti, Nihâyeti.
    Nebîz addettileri , şarabı, içkiyi.
    Tercih ettiler, Hevâyı nefsi .
    Cerh ettiler, hecr ettiler sunnîyi.
    Tercîh ettiler , Bidati ve Zeyği.
    Eğip büktüler Kelâmı Melîki.
    Sana anlatsam kelimlerdeki sihri.
    Bilmem ne zaman gelir sözlerimin nihâyeti.
    Kısa kesiyorum nasihati,
    Sıkı bir düğümle bağla dilini,
    Dinini koru, Koruduğun gibi en değerlini.
    Fetvâya Ehil Görme kendini.
    Bilmiyorsanda İlmi, bil nefsinde ki acziyeti.

___________________________________________

Ebû Abdullâh er-Ruhâi

ALLAH’I ÖYLE ZİKREDİN Kİ SİZE DELİ DESİNLER “SÛFÎLERE REDDİYE”

عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : ( أَكْثِرُوا ذِكْرَ اللهِ حَتَّى يَقُولُوا : مَجْنُونٌ )

Ebû Saîd el Hudrî radıyallahu anh’den Nebî sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki : “Allah’ı zikretmeyi çoğaltın öyleki size deli desinler/ tâki size deli desinler.” 

Sûfilerin Şeyhleri bu hadisi bu hadisi tâbilerinin zikir ve vaaz esnasında çıkardıkları düzenbazlıklara ve kopardıkları yaygaralara delil getirdiler. 

Bu istidlâl Bâtıl ve Merdûd’dur.

Evvela Hadîsin Senedi Hakkinda İhtilaf Vardır ;

Hadisi İmam Ahmed/ Müsned’de. Abd bin Humeyd/ Muntehâb’da.Ebû Yala /Musned’de. İbn Hibbân /Sahihinde.Hâkim /Mustedrek’te.Taberâni/Duâ’da.Beyhaki/Şuabul Îman’da.İbn Şahin/ et Terğîb’de.

Hepsi Derrâc Ebul Semh’den, Ebul Heysem’den, Ebû Said el Hudrî’den rivayet etmişlerdir.

Yahyâ bin Main Derrâc Hakkında sika/Güvenilir demiştir. 

Osman Bin Said ed Darimi Saduk/Doğru sözlü demiştir.

Yahya bin Main başka sefer Derrac’ın Ebul Haysemden rivayetinde bir beis olmadığını ikisininde sika/güvenilir olduğunu söylemiştir.

İbn Şahin Bu isnad’da yani Derracın, Ebul Haysem’den rivayetinde bir beis olmadığını söylemiştir.

Hakim Bu isnadın Sahih olduğunu söylemiştir.

Yine İbn Hibbân’da sahihinde rivayet ederek bunu sahih kabul etmiştir.

Diğer bir Görüş ise Şöyledir: 

İmam Ahmed Derracın hadisinin munker kaldığını söylemiştir.

Aynı şekilde İmam Ahmed : Derracın, Ebul Haysem’den Onun Ebu Said’den rivayetinin (yani bu hadisin) zayıf olduğunu söylemiştir.

İmam Nesâi : Hadisi Munker ve Kavî değil demiştir.

Ebû Hatim : Hadisi Zayıf Demiştir.

Darakutni : Zayıf ve Metruk demiştir.

————–

Hadisin Senedi Hakkında Yukarıda Belirttiğim şekilde ihtilaf vardır.

Hadisi Sahîh Kabul etsek dahi , Bu hadis sûfilerin Düzenbazlıklarına delil olmaz zira Ne Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ne Ashâbı ne de Sâlih selef insanların Allah’ı en çok zikredenleri En Takvalıları ve en Verâlılari olduğunu halde bu hareketleri ve raksları, yapmamıştır. 

Lâkin Bu hadiste fazilet vardır, zira bu hadis günümüz insanlarının yüz çevirmişliklerini işaret etmektedir , fâsıklar dinden öyle bir yüz çevridiler , Fısk öyle bir yayıldı ki Hayırla anılan, Sâlih bilinen kişiler dahi Nasipsizdirler Tıpkı Hasen rahimehullâh’ın dediği gibi 

Hasen el Basrî rahimehullâh bedir ashabından yermiş kişiye yetiştigini ve onların halini sonrakilere şöyle anlatmıştı: 

ولو رأيتموهم قلتم مجانين ، ولو رأوا خياركم لقالوا : ما لهؤلاء من خلاق ، ولو رأوا شراركم لقالوا ما يؤمن هؤلاء بيوم الحساب

Şayet siz onları gorseydiniz bunlar deli derdiniz. Eğer onlar sizin en Hayırlılarınızı görselerdi bunların (hayır, hasenattan, ahiretten) bir payları yoktur derdi, Eğer onlar sizin şerlilerinizi görselerdi bunlar ahirete iman etmiyorlar derlerdi (Hılyetul Evliyâ) 

Allah Muhâcire, Ensâra, Bedir ehline ve Rıdvanda Biat edenlere Merhamet etsin, Allah’ım bizi ve İmanda bizi geçmiş kardeşlerimizi bağışla Allah’ım bizi onlarla birlikte cennette birleştir âmin âmin.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashabı bu Sapıklıklardan beridir bununla alakalı risâlemi buradan okuyabilirsiniz 👇

https://www.ehlieser.com.tr/sufilere-reddiye-bagirip-cagirmak-ve-haddi-asmak.html 

Allâh en Doğrusunu bilir 

الحمدلله رب العالمين 

EBÛ HANÎFE NU’MAN BİN SÂBİT

بسم الله الرحمن الرحيم

Ebû Bekir ibni Ebî Dâvûd es Sicistânî (رحمه الله) ashâbına şöyle dedi :

Üzerinde Mâlik ve Ashâbının, Şafiî ve Ashâbının, Evzâi ve Ashâbının, Hasan bin Sâlih ve Ashâbının, Sufyân es Sevrî ve Ashâbının, Ahmed bin Hanbel ve Ashâbının ittifak ettiği bir mesele hakkında ne dersiniz ?

Dediler ki : Yâ Ebû Bekr bundan daha sahih bir mesele olamaz.

İbn Ebî Dâvud dedi ki : Bunların hepsi Ebu Hanifeyi sapık sayma hususunda ittifak etmişlerdir.

Hatîp el Bağdâdi, Târîhu Bağdâd Cilt.15 Sayfa. 502

Arapça Metin :

أبا بكر بن أبي داود السجستاني يوما وهو يقول لأصحابه: ما تقولون في مسألة اتفق عليها مالك وأصحابه، والشافعي وأصحابه، والأوزاعي وأصحابه، والحسن بن صالح وأصحابه، وسفيان الثوري وأصحابه، وأحمد بن حنبل وأصحابه؟ فقالوا له: يا أبا بكر لا تكون مسألة أصح من هذه. فقال: هؤلاء كلهم اتفقوا على تضليل أبي حنيفة.

 

ŞİİR: HAKKIN ÖLÇÜSÜ – معيرة الحق “BÜTÜN BÂTIL EHLİNE REDDİYE”

  • Hakk’ın ölçüsü tâbi bulmaksa, Museyleme’de hak.
  • Çok amelse hakkın ölçüsü alınlarında secde izleri ile cehennem köpeği olanlarda hak.
  • Hakk’ın ölçüsü çokça ilim’se Allah’ın ayetler verdiği Belâm’da hak. 
  • Hakkın ölçüsü arap dilini iyi bilmekse Nebî’de hak ona isyan edenlerde.
  • Munazarada ğalip gelmekse Hakk’ın ölçüsü, Nice Namuslara iftirâ eden, Muhakemde haksız ğalip gelenlerde hak.
  • Fedakarlıksa hakkın ölçüsü, şu birbiriyle savaşıpta, birbirinin kanını içenlerde hak. uğrunda zındanlarda çürünen , yan yana koğuşlarda ayrı ayrı davalar hak.
  • Hakkın ölçüsü çokluksa Şu kalabalıkta hak.
  • Hakkın ölçüsü azlıksa, her azlık hak.
  • Denizin üstünde yürümekse hak, Kendisini öldürmeyi arzu eden adamın ana babası suretinde iki şeytanı kabirlerinden dirilten deccâl’da hak.
  • İddia’lar ve Temennilerse Hakkın ölçüsü şu hak olduğunu iddia eden batıllarda hak. ya hak birden fazla , ya da batıl birin dışındakiler.

(Ebu Abdullah Ahmed bin Muhammed)

SÛFİLERE REDDİYE “BAĞIRIP, ÇAĞIRMAK VE HADDİ AŞMAK”

KURAN TİLÂVETİ YADA VAAZ ESNASINDA BAĞIRIP ÇAĞIRAN, RAKS (DANS) EDEN, GÖĞÜSLERİ YUMRUKLAYAN BÖYLECE AŞIRIYA GİDİP YALANCI BİR İMAN VE TAKVA GÖSTERİŞİ YAPIP ŞEYTANIN VESVESELERİNE VE YOLUNA UYAN SOFİLERE, HARİCİLERE, ŞİA’YA, RUHBANLARA VE BİDAT EHLİNE REDDİYE :

بسم الله الرحمن الرحيم

أَنَّهُ حَذَّرَهُمُ الْبِدَعَ وَأَعْلَمَهُمْ أَنَّهَا ضَلَالَةٌ، فَكُلُّ مَنْ عَمِلَ عَمَلًا أَوْ تَكَلَّمُ بِكَلَامٍ لَا يُوَافِقُ كِتَابَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَلَا سَنَةَ رَسُولِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَسُنَّةَ الْخُلَفَاءِ الرَّاشِدِينَ، وَقَوْلَ صَحَابَتِهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ فَهُوَ بِدْعَةٌ، وَهُوَ ضَلَالَةٌ، وَهُوَ مَرْدُودٌ عَلَى قَائِلِهِ أَوْ فَاعِلِهِ، وَمِنْهَا أَنْ عِرْبَاضَ بْنَ سَارِيَةَ قَالَ: «وَعَظَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَوْعِظَةً بَلِيغَةً ذَرَفَتْ مِنْهَا الْعُيُونُ، وَوَجِلَتْ مِنْهَا الْقُلُوبُ» قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ الْحُسَيْنِ: فَمَيِّزُوا هَذَا الْكَلَامَ، لَمْ يَقُلْ: صَرَخْنَا مِنْ مَوْعِظَةٍ، وَلَا زَعَقْنَا، وَلَا طَرَقْنَا عَلَى رُءُوسِنَا، وَلَا ضَرَبْنَا عَلَى صُدُورِنَا، وَلَا زَفَنَّا، وَلَا رَقَصْنَا كَمَا فَعَلَ كَثِيرٌ مِنَ الْجُهَّالِ، يَصْرُخُونَ عِنْدَ الْمَوَاعِظِ وَيَزْعَقُونَ، وَيَنْغَاشُونَ، وَهَذَا كُلُّهُ مِنَ الشَّيْطَانِ يَلْعَبُ بِهِمْ، وَهَذَا كُلُّهُ بِدْعَةٌ وَضَلَالَةٌ، يُقَالُ لِمَنْ فَعَلَ هَذَا: اعْلَمْ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَصْدَقُ النَّاسِ مَوْعِظَةً، وَأَنْصَحُ النَّاسِ لِأُمَّتِهِ، وَأَرَقُّ النَّاسِ قَلْبًا، وَأَصْحَابُهُ أَرَقُّ النَّاسِ قُلُوبًا، وَخَيْرُ النَّاسِ مِمَّنْ جَاءَ بَعْدَهُمْ، وَلَا يَشُكُّ فِي هَذَا عَاقِلٌ، مَا صَرَخُوا عِنْدَ مَوْعِظَتِهِ، وَلَا زَعَقُوا، وَلَا رَقَصُوا، ⦗٩٨⦘ وَلَا زَفَنُوا، وَلَوْ كَانَ هَذَا صَحِيحًا لَكَانُوا أَحَقَّ النَّاسِ بِهَذَا أَنْ يَفْعَلُوهُ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، وَلَكِنَّهُ بِدْعَةٌ وَبَاطِلٌ وَمُنْكَرٌ،

İmâm el Âcurri rahimehullâh “Kitâbu’l Erbaîne Hadis’de” şöyle demiştir:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ümmetini bidatlerden sakındırmıştır, ve onlara bidatlerin sapıklık olduğunu öğretmiştir. Allah azze ve cellenin kitâbına, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetine, Râşid halifelerin sünnetine yada Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına uymayan her amel ve söylenen her söz sapıklıktır ve sözü söyleyene, yada ameli yapana iade edilecektir (yani Allah katında reddedilecektir) İrbâd bin Sâriye (radıyallahu anh) hadisinde olduğu gibi : İrbâd bin Sâriye radıyallahu anh şöyle demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize (Sahabelere) etkileyici bir vaaz verdi öyleki vaazın etkisinden gözler yaşardı ve kalpler ürperdi. Bu sözü iyi anlayın! Cahillerin çoğunun yaptığı gibi Biz Vaazın etkisinden bağırdık, çığlık attık, başlarımıza vurduk, göğüslerimize vurduk, kendimizi sağa sola attık yada dans ettik demiyor. O Cahiller vaaz esnasında bağırıyorlar, çığlık atıyorlar ve düzenbazlık yapıyorlar. Bunların hepsi şeytandandır şeytan bunları kullanarak onlarla oynuyor. Bunlar Bidat ve Sapıklıktır. Böyle yapana denilir ki: Bilki Nebî sallallahu aleyhi ve sellem vaazında en doğru sözlü olandır ve ümmetine en nasihat edendir (en etkileyici ve en çok onların hayrını isteyen) ve insanların içinde kalbi en yumuşak olandır. Ashabıda Onlardan sonra gelenlerin içinde en Yumuşak kalplileri ve en hayırlılarıdır. Akıl sahibi hiç kimse bundan şüphe etmez. Onlar böyle olmalarına rağmen Vaaz esnasında bağırıp çagırmadılar ve hoplayıp zıplamadılar. Eğer bu doğru bir amel olsaydı Sahabeler Resulullahın sallallahu aleyhi ve sellemin vaazı esnasında bağırıp çağırmaya, raks etmeye insanların en layık olanlarıydılar, Ancak bu Bidat, Batıl ve Münkerdir.

حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ، عَنْ جُوَيْبِرٍ، عَنِ الضَّحَّاكِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّهُ بَلَغَهُ: أَنَّ قَوْمًا يَذْكُرُونَ اللَّهَ قِيَامًا فَأَتَاهُمْ، فَقَالَ: مَا هَذِهِ الذِّكْرَى؟ قَالُوا: سَمِعْنَا اللَّهَ يَقُولُ: {يَذْكُرُونَ اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِهِمْ} [آل عمران: ١٩١]، فَقَالَ: «إِنَّمَا هَذَا إِذَا لَمْ يَسْتَطِعِ الرَّجُلُ أَنْ يُصَلِّيَ قَائِمًا صَلَّى قَاعِدًا

Abdullah (bin Mesud) radıyallahu anh bir topluluğun ayakta zikir yaptığını öğrendi onlara geldi ve dedi ki : Bu zikirde nedir ? dediler ki : Biz Allah’ın şu ayetini işittik : Onlar Allah’ı ayakta, otururken ve yanları üzere uzanırken zikrederler (Ali İmran 191) İbn Mesud radıyallahu anh dedi ki : bu ayet Ayakta namaz kılmaya güç yetiremeyenin, oturarak kılması hakkındadır.

(İbn Ebî Şeybe, Musannef)

عَنْ عَامِرِ بْنِ عَبْدِ اللهِ بْنِ الزُّبَيْرِ، قَالَ: ” جِئْتُ أَبِي فَقَالَ: أَيْنَ كُنْتَ؟ فَقُلْتُ: وَجَدْتُ أَقْوَامًا مَا رَأَيْتُ خَيْرًا مِنْهُمْ، يَذْكُرُونَ اللهَ تَعَالَى فَيَرْعَدُ أَحَدُهُمْ حَتَّى يُغْشَى عَلَيْهِ مِنْ خَشْيَةِ اللهِ تَعَالَى، فَقَعَدْتُ مَعَهُمْ، قَالَ: لَا تَقْعُدْ مَعَهُمْ بَعْدَهَا، فَرَأَى كَأَنَّهُ لَمْ يَأْخُذْ ذَلِكَ فِيَّ، فَقَالَ: رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَتْلُو الْقُرْآنَ، وَرَأَيْتُ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ ⦗١٦٨⦘ يَتْلُوَانِ الْقُرْآنَ فَلَا يصِيبُهُمْ هَذَا، أَفَتَرَاهُمْ أَخْشَعَ لِلَّهِ تَعَالَى مِنْ أَبِي بَكْرٍ، وَعُمَرَ، فَرَأَيْتُ أَنَّ ذَلِكَ كَذَلِكَ، فَتَرَكْتُهُمْ

Âmir bin Abdullah bin Zübeyr dedi ki : Babamın yanına geldim bana dedi ki : Neredeydin ? dedim ki : Hayırlı bir topluluk gördüm Allah’ı zikrediyorlardı, içlerinden birisi Allah’a olan saygısından bayılana kadar, titredi (bağırıp çağırdı) bende onlarla oturdum. Babam (radıyallahu anh) dedi ki : Bundan sonra onlarla oturma , Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemi Kur’an okurken gördüm aynı şekilde Ebû Bekir ve Ömeride Kur’an okurken gördüm onlar böyle yapmıyorlardı senin o gördüklerin Ebu Bekir ve Ömer’den daha mı Allah’a karşı huşu içindeler!. Sonra ben onları aynı şekilde yine gördüm ve onları terk ettim.

(Hılyetul Evliyâ)

عَنْ مَعْمَرٍ , قَالَ: تَلَا قَتَادَةُ {تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ , ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ} [الزمر: ٢٣] قَالَ: «هَذَا نَعْتُ أَوْلِيَاءِ اللَّهِ نَعَتَهُمُ اللَّهُ أَنْ تَقْشَعِرَّ جُلُودُهُمْ , وَتَبْكِي أَعْيُنُهُمْ , وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ , وَلَمْ يَنْعَتْهُمْ بِذَهَابِ عُقُولِهِمْ , وَالْغَشَيَانِ عَلَيْهِمْ , وَإِنَّمَا هَذَا فِي أَهْلِ الْبِدَعِ وَهَذَا مِنَ الشَّيْطَانِ»

Katade rahimehullâh “Rablerinden korkarak derileri ürperir sonra Allah’ın zikriyle kalpleri yatışır (Zümer süresi) ”  ayetini okudu ve dedi ki :
Bu Allah dostlarının vasıflarıdır, Allah onları derilerinin ürpermesi, gözlerinin yaşarması ve kalplerinin Mutmain olmasıyla vasfetmiştir. Onları çığlık atıp, şuurlarının gitmesiyle, bayılmaları ile vasfetmemiştir bu Bidat Ehlinin işidir ve şeytandandır.

(Abdurrezzak ve Said bin Mensur tefsirlerinde)

___________________________________________

Selefi Salihin’den Bu naklettiklerim ve bunun gibi rivayetler çoktur, “Allah onlara ve bize merhamet etsin” onlar Allah’ın zikri esnasında Cildleri ürperir, Gözleri yaşarır ve Kalpleri yumuşardı.
Sûfiler, Hariciler, Şia’lar ve Ruhbanlar ise Zikir ve Meviza esnasında bağırıp, çağırır, raks edip, bayılırlar bunları Bidat ve Sapıklıktır.

Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu bol olan yalnız sensin.

الحمدلله رب العالمين

Ebû Abdullah Ahmed bin Muhammed.